Fransız antikacı Edmond Duthoit 1863 ve 1865 yıllarında Kıbrıs'ı ziyaret etmişti. Adanın dört bir yanını dolaşarak hem eski eserleri aradı hem de bu toprakların güzelliklerine hayran kaldı. Annesine yazdığı 24 Şubat tarihli mektupta çok dokunaklı bir tasvir yer almaktaydı.
Lefkoşa'dan Girne'ye dünyanın en güzide yolundan gittik. Vadinin yarısına kadar yol uzanıyordu, daha doğrusu mersin ağaçları ve pembe defnelerle dolu derin bir vadide yer alıyordu. Deniz kıyısında yer alan şehrin kendisi de resmedilmeye her anlamda değer nitelikteydi...Bella adanın tacındaki mücevherdi, hiçbir yerde bu kadar şahane ve gösterişli bir kırsal alan görmemiştim.... İnsan gözünü nereye çevirse çevirsin manzara sürekli değişiyor ama her zaman büyüleyici kalıyordu. Hiçbir şey güneşin denize dalmak üzereyken, manastırın doğudan görünen manzarasından daha çekici olamazdı. Dağlar, parlak kırmızıdan güçlü maviye doğru sırayla geçerken en güzel ve çeşitli renklere sahipti. Denizde benzer tonlara bürünüyordu ve gökyüzüne gelince, tarif edilemez, inanılmaz bir saflığa sahipti.
